Ayıplı Hizmet Nedeniyle Talep Edilen Maddi Ve Manevi Tazminat Miktarlarının Tüketici Hakem Heyetinin Parasal Sınırı İçerisinde Bulunması Halinde Tüketici Hakem Heyetlerince Manevi Tazminata Da Karar Verilebileceği Hakkında, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 24.02.2025 Tarihli Kararının Değerlendirilmesi.
KARARIN ÖZETİ: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ilgili maddesinde, tüketicinin ayıplı hizmet nedeniyle talep edebileceği tazminat yönünden ayrım yapılmadığı, ayıplı hizmet halinde tüketicinin maddi ve manevi tazminat isteminde bulunabileceği, talep edilen tazminat miktarlarının Tüketici Hakem Heyetinin parasal sınırı içerisinde bulunması halinde Tüketici Hakem Heyetlerince manevi tazminata da karar verilebileceği anlaşılmaktadır. Maddi ve manevi tazminat istemli Tüketici Hakem Heyetinin parasal sınırı içinde kalan talepler yönünden manevi tazminat bakımından da miktar itibariyle görev sınırı dahilinde olması halinde Tüketici Hakem Heyeti görevlidir.
Kararda, ayıplı hizmet nedeniyle talep edilen manevi tazminatların da, talep edilen toplam tazminat miktarı hakem heyetlerinin parasal sınırı içinde kalmak kaydıyla, hakem heyetleri tarafından karara bağlanabileceği kabul edilmiştir.
Bu makalede, söz konusu kararın gerekçesi, önceki içtihatlarla karşılaştırılması ve uygulamadaki olası etkileri incelenecektir.
GİRİŞ:
Tüketici hakem heyetleri, tüketici uyuşmazlıklarını hızlı ve masrafsız şekilde çözmeyi amaçlamaktadır. Bilindiği gibi 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 68. maddesi uyarınca, belirli parasal sınırların altında kalan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvuru yapılması zorunludur. Ancak, özellikle manevi tazminat taleplerinde, hakem heyetlerinin görevli olup olmadığı hususu uzun süredir tartışma konusu olmuştu. Zira manevi tazminatın soyut niteliği, hâkim takdiri gerektirmesi ve kişilik haklarıyla doğrudan ilişkili olması nedeniyle hakem heyetlerinin bu konuda karar veremeyeceği yönünde Yargıtay ve doktrinde ağırlıklı bir görüş bulunmaktaydı.
Konuyla ilgili olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. ve 57. Hukuk Dairelerinin birbirine zıt kararları üzerine, 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca ortaya çıkan içtihat farklılığının giderilmesi için Yargıtay’a başvurulmuştur.
- 46. HD’nin görüşü: Manevi tazminat talepleri hakem heyeti görev alanına girmez, mahkemece görülmelidir.
- 57. HD’nin görüşü: Talep edilen tazminat tutarı parasal sınır içinde kaldığı sürece manevi tazminat da hakem heyeti tarafından karara bağlanabilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 24.02.2025 tarihli, E. 2024/3668, K. 2025/1080 sayılı kararı ile Tüketici Hakem Heyetlerinin Manevi Tazminata Hükmedip Hükmedemeyeceği konusunda farklı BAM Dairelerince verilen kesin nitelikteki kararları ele alarak, görüş ve uygulama uyuşmazlığını giderecek yeni bir karar vermiştir. Yargıtay sözkonusu kararında TKHK m. 15’in tüketicinin ayıplı hizmet nedeniyle Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre tazminat talep edebileceğini düzenlediğini, bu tazminatın maddi/manevi şeklinde ayrılmadığını, dolayısıyla parasal sınır içinde kalmak kaydıyla hakem heyetinin manevi tazminata da hükmedebileceğini belirtmiştir.
KARARIN HUKUKİ ANALİZİ:
- Kanuni Dayanaklar:
- TKHK m. 15: Ayıplı hizmet halinde tüketici, seçimlik haklarının yanı sıra Türk Borçlar Kanunu uyarınca tazminat talep edebilir. Burada tazminatın maddi veya manevi olduğu yönünde bir sınırlama yoktur.
- TKHK m. 68: Hakem heyetlerine başvurunun parasal sınırlarını düzenler. Bu sınırlar içinde kalan talepler bakımından hakem heyetine başvuru zorunludur.
- Yargıtay (Kapatılan) 13. HD. daha önce vermiş olduğu 27.12.2004 tarihli ve 2004/15255 E.-2004/18969 K. sayılı ilamında: “…dava değerine göre Tüketici Hakem Heyetine başvurunun zorunlu olduğu uyuşmazlıkların tespitinde, ayıplı hizmet nedeni ile uğranılan manevi zarar bedelinin de dahil edilmesi gerekir…” diyerek manevi tazminatın da dava değerine dahil edilmesi gerektiği hususunda bir ön işaret vermişti.
- Önceki Görüşün Aşılması:
- Daha önceki içtihatlarda genel olarak, manevi tazminatın niteliği gereği hakem heyetlerince karara bağlanamayacağı görüşü hakimdi. Bu yeni kararla, tüketici lehine genişletici bir yorum benimsenmiştir.
- Parasal Sınırın Önemi: Karar, sınırsız bir görev alanı tanımamakta; talep edilen tazminat miktarının hakem heyetlerinin parasal sınırı içinde kalması şartını getirmektedir. Dolayısıyla, yüksek meblağlı manevi tazminat talepleri için yine tüketici mahkemelerine başvurulması gerekecektir.
- Uygulamada Olası Etkiler:
4.1- Lehe Olabilecek Durumlar:
– Tüketici Korumasının Güçlenmesi: Yargıtay kararı, tüketicilere yalnızca maddi zararlarını değil, parasal sınırlar çerçevesinde manevi zararlarını da Hakem Heyeti önünde talep etme imkânı tanımaktadır. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli taleplerde tüketicinin hızlı ve düşük maliyetle hak aramasını sağlamaktadır.
– Başvuru Maliyetlerinin Azalması: Hakem Heyeti kararları, mahkeme yoluna başvurmaya göre daha az masraf gerektirir. Harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri gibi ekonomik yükler tüketici açısından önemli ölçüde düşmektedir.
– Yargı Yükünün Azaltılması: Küçük miktarlı manevi tazminat taleplerinin mahkemeler yerine hakem heyetlerinde görülmesi, tüketici mahkemelerinin iş yükünü hafifleterek yargı kaynaklarının etkin kullanımına katkı sağlar.
– Hızlı ve Etkin Çözüm: Hakem heyetleri, mahkemelere kıyasla daha kısa sürede karar verebildiğinden, tüketicilerin hak arama süreçleri hızlanmakta ve etkinliği artmaktadır.
4.2- Aleyhe Olabilecek Durumlar:
– Manevi Tazminatın Subjektif Niteliği: Manevi tazminat, somut maddi kayıttan farklı olarak hâkim takdirine bağlı, subjektif bir zarar kalemidir. Hakem heyetlerinin idari ve çoğunlukla teknik personelden oluşması, kararların hukuki isabetliliği ve adalet algısı bakımından soru işaretleri doğurabilir.
– Standartlaşma Sorunu: Manevi tazminatın miktarı kişiden kişiye değişebileceği için, farklı hakem heyetlerinin aynı veya benzer olaylarda farklı kararlar vermesi olasılığı yüksektir. Bu durum, hukuki eşitlik ve öngörülebilirlik ilkesine aykırı sonuçlar doğurabilir.
– Ticari Taraflar Açısından Belirsizlik: Hizmet sağlayıcılar, küçük miktarlı talepler için bile manevi tazminat riskiyle karşılaşabilmektedir. Bu belirsizlik, işletmelerin maliyet ve risk hesaplamalarını zorlaştırmakta ve hukuki öngörülebilirliği azaltmaktadır.
– Yargısal Denetim İhtiyacı: Hakem heyeti kararları icra edilebilir olduğundan, manevi tazminat gibi takdiri konularda mahkeme denetiminden geçmeden uygulanması, uygulamada sorun yaratabilir ve haksız karar riskini artırabilir. Ancak hakem heyeti kararlarının iptali talepleri üzerinden mahkemeler, bu kararların denetimini yapmaya devam edecektir. Böylece, manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygunluğu mahkeme gözetiminde kalacaktır.
– Hakem Heyetlerinin Yükü: Bu karar, hakem heyetlerinin iş yükünü artırabilir; ayrıca heyetlerin manevi zarar konusundaki değerlendirme kriterleri uygulamada farklılık gösterebilir.
SONUÇ:
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 24.02.2025 tarihli, E.2024/3668, K.2025/1080 sayılı kararıyla, tüketici hakem heyetlerinin görev sınırları dahilindeki manevi tazminat talepleri hakkında karar verebileceği hususunda önemli bir içtihat değişikliğine imza atmıştır. Bu karar, tüketici hakem heyetlerinin görev alanını genişleten ve tüketici lehine yorum içeren önemli bir içtihat niteliğindedir. Bu kararla birlikte, hakem heyetleri yalnızca maddi değil, parasal sınırlar içinde kalmak şartıyla manevi tazminata da hükmedebilecektir. Ancak kararın uygulamada istikrar kazanması için hakem heyetlerinin manevi zarar değerlendirmesine ilişkin ortak kriterler geliştirilmesi ve mahkemelerin bu konudaki denetiminin yönlendirici olması önem arz etmektedir.